Görüşmeler başlarken AKP’de hal ve gidiş!
Fotoğraf: Envato
Düşmüş AKP Hükümetinin başı Davutoğlu, “Koalisyon hükümeti kurma” girişimlerini başlattı.
Dün, Kılıçdaroğlu ile görüşen Davutoğlu, bugün de MHP Genel Başkanı Bahçeli ile görüşecek.
Yarın ise, HDP ile görüşecek olan Davutoğlu ve AKP sözcülerine göre “HDP ile görüşme usulen” olacak, ilk turdan sonra da HDP’yle görüşülmeyecekmiş!
Cumhurbaşkanı, Başbakan ve AKP sözcülerinin “psikolojisi” insanı şaşırtıyor.
Sanırsınız ki; 7 Haziran seçimi’nde oyları yüzde 49.8’den 40.8’e düşen, milletvekili sayısı 68 kişi azalan bunlar değil!
Sanırsınız ki, “Ya başkanlık sistemini içerecek yeni bir Anayasa için güç, ya ölüm!” diyerek başladıkları seçim kampanyası sonunda, halktan iki yanağına tokat yiyip, “Oh birinci parti olduk ya!” demeye gelen onlar değil!
Sanırsınız ki beyler, 7 Haziran’da büyük bir seçim zaferi kazanmışlar da “koalisyon hükümeti” kurarak, büyük bir fedakarlık yapacak, halka “lütfedecekler”!
Bütün bu gerçekleri unutmuş görünen Cumhurbaşkanı ve AKP sözcüleri, her sözlerine, kendilerini öven kibirli bir girizgahtan sonra; “Koalisyon için kimse ön şart ileri sürmesin”, “Cumhurbaşkanını tartıştırtmayız”, “ Eskiden şunlar yapıldı, bunlar yapılmadı tartışması yapılmasın, gelecekte ne yapılacağı konuşulsun” … diyerek, sanki bunlar “ön şart” değilmiş gibi başlıyorlar, “… “şartları” sıraladıktan sonra, “Bizim dediklerimize razı olmazsanız, erken seçime gideriz ha!” diyerek, sözlerini tamamlıyorlar.
Bu klişenin dışına çıkan bir tek AKP sözcüsü yok. Cumhurbaşkanı ve Başbakanın, bu klişenin dışına çıkan bir tek açıklaması yok.
Bir de son günlerde, “üç dönem” bahanesiyle emekliye sevk edilen, Bülent Arınç gibi, Beşir Atalay gibi, kendilerini hâlâ etkili ve yetkili sanan “özgül ağırlığı yüksek eskiler”, “Biz de varız ha” dercesine; “AK Partiye tek başına iktidar yakışır”, “Erken seçime gidilsin!” çağrılarıyla erken seçim goygoyculuğu yapıyorlar.
Bu zevatın “erken seçim” aşkına bakınca, akla; “Tamam, üç dönem kuralı uygulandı, 7 Haziran’da biz seçime katılmadık. Ama ‘erken seçim’de bizler tekrar aday olabiliriz. Bu sefer de 7 Haziran seçiminde üçüncü kez seçilenler seçime giremezler” demeye mi hazırlanıyorlar sorusu akla geliyor. Ki, böyle bir soru sadece soru olarak kalmayacak kadar AKP içinde ciddi çalkantılara yol açabilir.
Yoksa Tayyip Erdoğan, ”erken seçim değil tekrar seçim” derken, 7 Haziran’ı tümden “olmamış” gibi kabul edip, “üç dönem mağduru” AKP’li eski vekillerin yolunu bir kez daha kesmeye mi yönelmiştir?” sorusu da yukarıdaki soruyla aynı çetrefillikte bir soru olarak gündeme gelmektedir.
Ya da örneğin İstanbul Dostluk Derneğinin iftar programında konuşup, AKP Hükümeti’nin dış politikasını eleştiren Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e yanıt verirken Erdoğan; “Ömrünü sadece engel çıkarmaya adamış çevreler var. Onlar mağlup oldu. Halkı arkasına alanlar, hakka teslim olanlar galip oldu. İhanet edenleri bırakıp, yolumuza devam ettik’ derken sadece Gül’ü değil bu “üç dönemlikler”in önünü kesmeyi de mi amaçladı sorusu da burada ister istemez gündeme gelmektedir.
Eğer AKP ülkeyi bir “erken seçime” sürüklerse, elbette sorulacak sorular da verilecek yanıtlar da vardır. Ama şu, bugünden bilinen bir gerçektir ki, AKP halk indinde itibarı yükselen değil alçalan bir partidir. Bunun seçim anlamı da istisnai durumlar dışında, her yeni seçimde bu partinin daha az oy alacağıdır!
Başka bir söyleyişle, hırsızlık haydutluk yapılmadan yapılacak bir “erken seçim”de AKP’nin 7 Haziran’ı bile mumla arayacağı bir sonuç alma ihtimalinin çok kuvvetli olmasıdır. Bu yüzden de AKP sözcülerinin ve Cumhurbaşkanının “erken seçim” sevdalısı görünmeleri ya muhalefeti ve halkı, “Erken seçime giderim ha!” tehdidiyle sindirmek, koalisyonu “ucuza kapatmak” ya da nasıl bir “sathı mailde” kaymaya başladığının farkında olmamaktan gelmektedir. Burada, en azından Erdoğan ve yakın çevresi için ikinci ihtimal daha kuvvetlidir. Çünkü AKP’yi, 7 Haziran seçiminde “400 milletvekili”, “Başkanlık sistemi”,… diyerek alabora eden oydu! “Birinci ihtimalin” ne kadar gerçek olduğunu da koalisyon görüşmelerinin ikinci aşamasında göreceğiz.
Bugün de; Sırtındaki Erdoğan kamburu nedeniyle (Ki bugün bir koalisyon hükümeti kurulamazsa sadece Erdoğan kamburu nedeniyle kurulamayacaktır) AKP’nin bir koalisyon hükümeti kuramaması ve “Tek başına hükümet” için yapılacak bir erken seçim, AKP’yi Meclisin birinci partisi olmaktan bile kurtarabilir!
Bu yüzden de bir “erken seçim”den köşe bucak kaçacak birisi varsa o da AKP olmalıdır!
- ‘Devlet benim’ demek yetmedi; ‘Türkiye benim, İslam benim’ diyor 28 Ağustos 2018 01:00
- Korkak kim, cesur kim; gerçek nerede? 24 Ağustos 2018 01:00
- 'Çocuk istismarı'na karşı mücadele 09 Nisan 2018 01:00
- İfade özgürlüğünün ne ‘alanı’ ne de ‘sınırı’ kaldı! 15 Şubat 2018 00:55
- Doların yükselişinin faturasını kim ödeyecek? 04 Aralık 2016 05:44
- Mücadeleye daha ileri bir bilinçle devam! 23 Kasım 2016 00:59
- Kılıçdaroğlu barışı mı savunuyor çatışmayı mı? 20 Ağustos 2016 00:58
- ‘Muhatap millet’ demek ‘muhatap yok’ demektir! 27 Ocak 2016 01:00
- Haritadan silerek birlik mümkün mü? 11 Kasım 2015 01:00
- Mücadeleyi yenileme zamanı! 07 Kasım 2015 00:56
- Bir kez daha; Birimizin derdi hepimizindir! 06 Kasım 2015 01:00
- ‘Sistem’ dayatıp ‘fiili başkanlığa’ razı etmek! 05 Kasım 2015 01:00